burden anlamı

'burden' means 'a heavy load or responsibility that is difficult to carry or manage.'

burden :

Yük, sorumluluk

İsim

▪ The burden of debt was too much for him.

▪ Borç yükü onun için çok fazlaydı.

▪ She felt the burden of caring for her family.

▪ Ailesine bakmanın yükünü hissetti.

paraphrasing

▪ load – yük

▪ responsibility – sorumluluk

burden :

Yüklemek, sıkıntı vermek

Fiil

▪ The news burdened her with worry.

▪ Haberler onu endişeyle yükledi.

▪ He was burdened by his past mistakes.

▪ Geçmiş hataları onu yük altında bıraktı.

paraphrasing

▪ encumber – yüklemek

▪ oppress – baskı yapmak

Telaffuz

burden [ˈbɜːrdən]

İsim, birinci hecede vurgu olan "bur" kısmında vurgulanır ve "bur-dın" olarak telaffuz edilir.

burden [ˈbɜːrdən]

Fiil, birinci hecede vurgu olan "bur" kısmında vurgulanır ve "bur-dın" olarak telaffuz edilir.

"burden" hakkında yaygın ifadeler ve dil bilgisi

"burden" - Genel anlam

İsim
Yük, sorumluluk
Fiil
Yüklemek, sıkıntı vermek

"burden" için konuşma türü değişiklikleri

▪ burdensome (sıfat) – zahmetli, ağır

▪ burdened (sıfat) – yüklenmiş

"burden" ile yaygın ifadeler

▪ carry a burden – bir yük taşımak

▪ lighten the burden – yükü hafifletmek

▪ burden of proof – ispat yükü

▪ burden with responsibility – sorumluluk yüklemek

TOEIC'teki "burden" ile ilgili önemli örnekler

TOEIC sınavından kelime dağarcığı örnekleri

In TOEIC vocabulary questions, 'burden' is often used to describe a responsibility or duty that is difficult to bear.

▪The manager felt the burden of leading the team.
▪Yönetici, ekibi yönetmenin yükünü hissetti.

TOEIC sınavından dil bilgisi örnekleri

In TOEIC grammar questions, 'burden' can appear as a noun or verb, leading to questions about its correct usage in context.

▪The new policy burdens employees with extra tasks.
▪Yeni politika, çalışanlara ekstra görevler yüklüyor.

burden

ile ilgili deyimler ve sabit ifadeler TOEIC'teki

'Burden of proof' is a legal term used to indicate who has the responsibility to prove something in court.

▪The burden of proof lies with the prosecution.
▪İspat yükü savcılığa aittir.

'Shoulder the burden' means to take on a difficult responsibility.

▪He decided to shoulder the burden of the project.
▪Projenin yükünü üstlenmeye karar verdi.

Benzer kelimeler ve "burden" arasındaki farklar

burden

,

load

farklılıklar

'Burden' often implies a heavy or difficult responsibility, while 'load' refers more generally to a physical weight or amount to be carried.

burden
▪She felt the burden of responsibility.
▪Sorumluluğun yükünü hissetti.
load
▪The truck carried a heavy load.
▪Kamyon ağır bir yük taşıyordu.

burden

,

obligation

farklılıklar

'Burden' suggests a weighty or challenging duty, whereas 'obligation' refers to a moral or legal duty.

burden
▪He was burdened with family responsibilities.
▪Şirkete olan yükümlülüğünü yerine getirdi.
obligation
▪She fulfilled her obligation to the company.
▪Şirkete olan yükümlülüğünü yerine getirdi.

"burden" ile aynı kökene sahip kelimeler

"burden"'in kökeni

'Burden' kelimesi, Eski İngilizce 'byrthen' kelimesinden türemiştir ve başlangıçta fiziksel bir yük anlamına gelirken, zamanla duygusal veya sorumluluk yükü anlamını kazanmıştır.

Kelime yapısı

'Burden' kelimesi, önek veya sonek içermeyen bir kök kelimedir ve yapısı basittir.

Aynı kökene sahip kelimeler

'Burden' kelimesinin kökü 'byrd' veya 'byrthen'dir. Aynı kökü paylaşan etkili kelimeler arasında 'birth' (doğum) bulunur.

Lütfen quizde bir resim seçin

Quiz

question

Skorunuz

Önceki gönderi ve sonraki gönderi

dime

dime

1562
▪dime store
▪dime a dozen
İsim ┃
Views 0
dime

dime

1562
On sentlik madeni para
▪dime store – ucuz mağaza
▪dime a dozen – çok yaygın, değersiz
İsim ┃
Views 0
burden

burden

1563
▪carry a burden
▪lighten the burden
current
post
İsim ┃
Fiil ┃
Views 0
burden

burden

1563
Yük, sorumluluk
▪carry a burden – bir yük taşımak
▪lighten the burden – yükü hafifletmek
İsim ┃
Fiil ┃
Views 0
endure

endure

1564
▪endure hardship
▪endure the test
Fiil ┃
Views 0
endure

endure

1564
Katlanmak, dayanmak
▪endure hardship – zorluklara dayanmak
▪endure the test – testi geçmek için dayanmak
Fiil ┃
Views 0
offer

offer

1565
▪make an offer
▪accept an offer
İsim ┃
Fiil ┃
Views 1
offer

offer

1565
Teklif, öneri
▪make an offer – teklif yapmak
▪accept an offer – bir teklifi kabul etmek
İsim ┃
Fiil ┃
Views 1
upward

upward

1566
▪upward trend
▪move upward
Sıfat ┃
Zarf ┃
Views 1
upward

upward

1566
Yukarı doğru, artan
▪upward trend – yukarı doğru eğilim
▪move upward – yukarıya hareket etmek
Sıfat ┃
Zarf ┃
Views 1
Same category words
meslek, memnuniyet

burden

Yük, sorumluluk
current post
1563

pursue

2063

mature

1157

occupation

2029

Visitors & Members
0+