confront anlamı

confront, « bir sorunla veya zorlukla yüzleşmek » anlamına gelir.

confront :

Yüzleşmek, karşılaşmak

Fiil

▪ She decided to confront her fears.

▪ Korkularıyla yüzleşmeye karar verdi.

▪ He confronted the manager about the issue.

▪ Sorun hakkında müdürle yüzleşti.

paraphrasing

▪ face – yüzleşmek

▪ tackle – ele almak

Telaffuz

confront [kənˈfrʌnt]

Fiilin vurgusu ikinci hecede "frunt" üzerindedir ve "kən-frʌnt" olarak telaffuz edilir.

"confront" hakkında yaygın ifadeler ve dil bilgisi

"confront" - Genel anlam

Fiil
Yüzleşmek, karşılaşmak

"confront" için konuşma türü değişiklikleri

▪ confrontation (isim) – yüzleşme, karşılaşma

▪ confrontational (sıfat) – yüzleşmeye yönelik, çatışmacı

"confront" ile yaygın ifadeler

▪ confront a problem – bir sorunla yüzleşmek

▪ confront someone directly – birisiyle doğrudan yüzleşmek

▪ confront one's fears – korkularıyla yüzleşmek

▪ confront the truth – gerçekle yüzleşmek

TOEIC'teki "confront" ile ilgili önemli örnekler

TOEIC sınavından kelime dağarcığı örnekleri

TOEIC kelime sorularında, 'confront' genellikle bir sorunla veya zorlukla yüzleşmek anlamında kullanılır.

▪She confronted the issue during the meeting.
▪Toplantı sırasında sorunla yüzleşti.

TOEIC sınavından dil bilgisi örnekleri

"Confront" genellikle geçişsiz bir fiil olarak kullanılır ve bir nesne gerektirir.

▪He confronted his colleague about the mistake.
▪Hatası hakkında meslektaşıyla yüzleşti.

confront

ile ilgili deyimler ve sabit ifadeler TOEIC'teki

'Confront the issue' ifadesi, bir sorunla yüzleşmek anlamına gelir ve sıkça kullanılır.

▪We need to confront the issue head-on.
▪Sorunla doğrudan yüzleşmemiz gerekiyor.

'Confront the past' ifadesi, geçmişle yüzleşmek anlamına gelir ve kişisel gelişim bağlamında sıkça kullanılır.

▪It's time to confront the past and move forward.
▪Geçmişle yüzleşme ve ileriye gitme zamanı geldi.

Benzer kelimeler ve "confront" arasındaki farklar

confront

,

face

farklılıklar

'Confront', bir sorunla yüzleşmek anlamında kullanılırken, 'face' daha genel bir anlam taşır ve bir duruma karşı durmak anlamına gelir.

confront
▪She confronted her fears.
▪Korkularıyla yüzleşti.
face
▪He faced his fears during the challenge.
▪Mücadele sırasında korkularıyla yüzleşti.

confront

,

tackle

farklılıklar

'Confront', bir sorunla doğrudan yüzleşmek anlamına gelirken, 'tackle' genellikle bir sorunu çözmeye yönelik bir çaba anlamına gelir.

confront
▪She confronted the issue directly.
▪Sorunu yeni bir yaklaşımla ele aldı.
tackle
▪He tackled the problem with a new approach.
▪Sorunu yeni bir yaklaşımla ele aldı.

"confront" ile aynı kökene sahip kelimeler

"confront"'in kökeni

'Confront' kelimesi, Latince 'confrontare' kelimesinden türetilmiştir ve "karşıya getirmek" anlamına gelir. Bu, sorunlarla yüzleşme anlamına evrilmiştir.

Kelime yapısı

'Con' (birlikte), 'front' (ön) köklerinden oluşur ve "ön tarafta birlikte olmak" anlamını taşır.

Aynı kökene sahip kelimeler

'Confront' kelimesinin kökü 'front'tur. Aynı kökü paylaşan diğer kelimeler arasında 'frontier' (sınır) ve 'frontline' (ön cephe) bulunur.

Lütfen quizde bir resim seçin

Quiz

question

Skorunuz

Önceki gönderi ve sonraki gönderi

obstruct

obstruct

1946
▪obstruct traffic
▪obstruct the path
Fiil ┃
Views 2
obstruct

obstruct

1946
Engellemek, tıkanıklık oluşturmak
▪obstruct traffic – trafiği engellemek
▪obstruct the path – yolu engellemek
Fiil ┃
Views 2
confront

confront

1947
▪confront a problem
▪confront someone directly
current
post
Fiil ┃
Views 1
confront

confront

1947
Yüzleşmek, karşılaşmak
▪confront a problem – bir sorunla yüzleşmek
▪confront someone directly – birisiyle doğrudan yüzleşmek
Fiil ┃
Views 1
thrive

thrive

1948
▪thrive on challenges
▪thrive in an environment
Fiil ┃
Views 1
thrive

thrive

1948
Gelişmek, başarılı olmak
▪thrive on challenges – zorluklarla gelişmek
▪thrive in an environment – bir ortamda gelişmek
Fiil ┃
Views 1
bilateral

bilateral

1949
▪bilateral agreement
▪bilateral negotiations
Sıfat ┃
Views 1
bilateral

bilateral

1949
iki taraflı, çift taraflı
▪bilateral agreement – iki taraflı anlaşma
▪bilateral negotiations – iki taraflı müzakereler
Sıfat ┃
Views 1
chronological
▪chronological order
▪chronological sequence
Sıfat ┃
Views 1
chronological
kronolojik
▪chronological order – kronolojik sıra
▪chronological sequence – kronolojik dizi
Sıfat ┃
Views 1
Same category words
hukuk, dava

confront

Yüzleşmek, karşılaşmak
current post
1947

amendment

671

reject

891

appeal

485

suspect

885

Visitors & Members
1+