level anlamı

level, "bir şeyin yatay veya eşit bir konumda olduğunu ifade eden, düz veya dengeli bir durum" anlamına gelir.

level :

Düzey, seviye

İsim

▪ The water level is rising.

▪ Su seviyesi yükseliyor.

▪ He reached a high level in his career.

▪ Kariyerinde yüksek bir seviyeye ulaştı.

paraphrasing

▪ stage – aşama

▪ rank – rütbe

level :

Düzleştirmek, seviyelendirmek

Fiil

▪ Please level the table before using it.

▪ Lütfen masayı kullanmadan önce düzleştir.

▪ They leveled the ground for the new building.

▪ Yeni bina için zemini düzleştirdiler.

paraphrasing

▪ level off – düzleşmek

▪ flatten – düzleştirmek

level :

Düz, eşit

Sıfat

▪ The road is level and easy to drive on.

▪ Yol düz ve sürmek kolay.

▪ She has a level head in difficult situations.

▪ Zor durumlarda soğukkanlıdır.

paraphrasing

▪ flat – düz

▪ even – eşit

Telaffuz

level [ˈlɛv.əl]

İkinci hecede vurgu vardır ve "lev-uhl" olarak telaffuz edilir.

"level" hakkında yaygın ifadeler ve dil bilgisi

"level" - Genel anlam

İsim
Düzey, seviye
Fiil
Düzleştirmek, seviyelendirmek
Sıfat
Düz, eşit

"level" için konuşma türü değişiklikleri

▪ leveling (fiil) – düzleştirme, seviyelendirme

▪ leveled (sıfat) – düzleştirilmiş, seviyelendirilmiş

"level" ile yaygın ifadeler

▪ level of difficulty – zorluk seviyesi

▪ level playing field – eşit şartlar

▪ level the playing field – eşit şartlar sağlamak

▪ keep a level head – soğukkanlı kalmak

TOEIC'teki "level" ile ilgili önemli örnekler

TOEIC sınavından kelime dağarcığı örnekleri

TOEIC kelime sorularında, 'level' genellikle bir şeyin durumu veya konumu hakkında bilgi vermek için kullanılır.

▪The water level in the lake is low.
▪Gölün su seviyesi düşük.

TOEIC sınavından dil bilgisi örnekleri

'Level' bir fiil olarak, bir yüzeyi düzleştirmek veya eşitlemek anlamında kullanılır.

▪They leveled the field before the game.
▪Oyundan önce sahayı düzleştirdiler.

level

ile ilgili deyimler ve sabit ifadeler TOEIC'teki

'Level of education'

'eğitim seviyesi' anlamına gelir ve bireylerin eğitim durumunu belirtir.

▪His level of education is very high.
▪Eğitim seviyesi çok yüksek.

'Level playing field'

herkesin eşit şartlarda yarıştığı durumu ifade eder.

▪We need to create a level playing field for all candidates.
▪Tüm adaylar için eşit şartlar yaratmalıyız.

Benzer kelimeler ve "level" arasındaki farklar

level

,

flatten

farklılıklar

'Level', bir yüzeyi düzleştirmek anlamında kullanılırken, 'flatten' daha çok bir şeyi tamamen düz hale getirmek için kullanılır.

level
▪They leveled the ground for the new park.
▪Yeni park için zemini düzleştirdiler.
flatten
▪The workers flattened the cardboard box.
▪İşçiler karton kutuyu düzleştirdi.

level

,

flat

farklılıklar

'Level', bir yüzeyin eşit ve düz olduğunu ifade ederken, 'flat' daha çok bir şeyin tamamen düz olduğunu belirtir.

level
▪The table is level.
▪Yol düz.
flat
▪The road is flat.
▪Yol düz.

"level" ile aynı kökene sahip kelimeler

"level"'in kökeni

'Level' kelimesi, Latince 'libra' kelimesinden türetilmiştir ve başlangıçta 'denge' anlamına gelirken, zamanla 'düz' veya 'eşit' anlamını kazanmıştır.

Kelime yapısı

'Lev' (düz) ve 'el' (durum) eklerinden oluşur ve bu da kelimeye 'düz olan durum' anlamını kazandırır.

Aynı kökene sahip kelimeler

'Level' kelimesinin kökü 'lev' dir (düz). Aynı kökü paylaşan diğer kelimeler arasında 'levitate' (havada durmak) bulunur.

Lütfen quizde bir resim seçin

Quiz

question

Skorunuz

Önceki gönderi ve sonraki gönderi

evaluation

evaluation

847
▪performance evaluation
▪risk evaluation
İsim ┃
Views 1
evaluation

evaluation

847
Değerlendirme, analiz
▪performance evaluation – performans değerlendirmesi
▪risk evaluation – risk değerlendirmesi
İsim ┃
Views 1
level

level

848
▪level of difficulty
▪level playing field
current
post
İsim ┃
Fiil ┃
Views 2
level

level

848
Düzey, seviye
▪level of difficulty – zorluk seviyesi
▪level playing field – eşit şartlar
İsim ┃
Fiil ┃
Views 2
colleague

colleague

849
▪trusted colleague
▪former colleague
İsim ┃
Views 0
colleague

colleague

849
İş arkadaşı, meslektaş
▪trusted colleague – güvenilir iş arkadaşı
▪former colleague – eski iş arkadaşı
İsim ┃
Views 0
force

force

850
▪by force
▪in force
İsim ┃
Fiil ┃
Views 1
force

force

850
Güç, kuvvet
▪by force – zorla
▪in force – yürürlükte, geçerli
İsim ┃
Fiil ┃
Views 1
premier

premier

851
Sıfat ┃
İsim ┃
Views 2
premier

premier

851
En iyi, birinci
Sıfat ┃
İsim ┃
Views 2
Same category words
eğitim, eğitim

level

Düzey, seviye
current post
848

level

848

mastery

1171

inspiring

669

Visitors & Members
2+